15 yasada değişiklik öngören 39 maddelik “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifinin TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri devam ediyor.
Kanun teklifinin üç sayfadan ibaret genel gerekçelerine baktığımız zaman; uluslararası standartlarda ifade özgürlüğü sağlayan, infaz rejimini yeniden düzenleyen, adil yargılanma hakkını koruyan ve masumiyet karinesini sonuna kadar muhafaza eden düzenlemelerin yapıldığı umuduna kapılıyorsunuz.
Teklifin madde içeriklerine baktığınız da ise ağırlıklı olarak yargının örgütlenmesi, etkinliği ve işleyişine dair düzenlemeler bulunuyor. Bir iki maddede de ifade özgürlüğü ve tutukluluk halleri ile ilgili düzenlemeler bulunuyor.
Teklifin bazı maddelerini inceleyecek olursak;
-Teklifin 2. Maddesinde OHAL döneminde hayatımıza dâhil olan “iltisak” ve “irtibat” kavramlarının Pasaport Kanunu’na yerleştirildiği görülüyor.
Açıklayıcı tanımları bulunmayan, suç ve cezaların şahsiliği ve kanuniliği ilkelerine aykırı olan ve masumluluk hakkını ihlal ettiği çok açık olan “iltisak” ve “irtibat” kavramlarının, tüm mevzuattan ayıklanmaları gerekirken, bu teklifle mevzuatın kalıcı bir parçası haline getiriliyor ve bu da OHAL uygulamalarının fiili olarak devam ettiğinin somut bir göstergesi haline gelmiş oluyor.
Ayrıca düzenlemede yer alan ifadeler, uygulamanın tümüyle idarenin keyfiyetine, tedbir yöntemlerine ve insafına bırakıldığını da gösteriyor.
-Teklifin 13. Maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7. maddesinin 2. fıkrasına “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ibaresi ekleniyor. Zaten 2002 yılında yapılan bazı değişiklikler sonrası bu ibareler mevcut TCK’nın 218. ve 301. maddelerinde yer almıştı.
Yıllardır toplumun çok geniş kesimlerini ciddi bir şekilde mağdur eden, uluslararası standartlara, AİHM standartlarına, bazen de Anayasa Mahkemesi standartlarına aykırı mahkeme kararları verilmişken, düşünce ve ifade özgürlüğü ihlallerine karşı bir yanıt olması düşüncesiyle mevzuatta yer verilen, ancak pek de etkili olamayan bu ibarelerin, bir değişiklik önerisi olarak sunulması düşündürücüdür.
-Teklifinin 18. Maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) tutuklulukta geçecek süre başlıklı 102. maddesine eklemeler yapılarak, toplam tutukluluk süresi aynı kalmak kaydıyla soruşturma evresinde tutukluluk süresinin suç tipine göre üst sınırı düzenleniyor. Ve 2 yılla sınırlandırılıyor.
Tutuklamanın esas olarak bir istisnai ve en son başvurulacak bir tedbir olması gerekirken, mevzuatta yer aldığı şekilde 5 yıla kadar uzanan tutukluluk süresinde bir değişiklik öngörülmemektedir. Bu da kovuşturma esnasında tutukluluk halinin çok uzun olması anlamına gelmektedir. Delilleri karartma veya ortadan kaldırma durumu olmayan zanlılar için başka koruma tedbirleri alınarak tutukluluk süresi düşürülebilirdi.
-Teklifinin 23. Maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250.maddesine basit suçlarda “seri muhakeme usulü” getirilmesi, davaların daha kısa zamanda sonuçlanmasına katkı sunacağını düşündüğümüzden olumlu karşılamaktayız.
Saadet Partisi olarak talebimiz odur ki; başta 1980 askeri darbesinin bir ürünü olan 1982 Anayasamızın tamamen değiştirilmesi, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan tüm kanuni düzenlemelerin değiştirilmesidir. Şimdilik bu talebimizin yerine getirilmesi mümkün olamayacağından, en azından Yargı Reformu Paketi’nin genel kurul görüşmeleri sırasında aşağıda belirttiğimiz hususlara ilişkin Türkiye’nin önünü açan, Türkiye’yi demokratikleştiren düzenlemeler mutlak suretle yerine getirilir de daha özgür yaşadığımız bir ülke oluruz.
Türkiye’nin bu Yargı Reformu Paketindeki öncelikli ihtiyacı; başta OHAL döneminde yapılan temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan/kaldıran değişiklikler başta olmak üzere, yaşama hakkı, ifade özgürlüğü hakkı, tutukluluk hallerinin düzenlenmesi, adil yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkenceyi önleme, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’ndaki antidemokratik maddelerin kaldırılması, beraat etmiş veya kovuşturmaya gerek görülmeyen KHK'lıların işlerine iadesi hakkı, Basın Özgürlüğü sınırlarının genişletilmesi, partili Cumhurbaşkanı sonrasında partisi adına yapılan konuşmalarına karşı yapılan eleştirilerin Cumhurbaşkanına yapılıyordan ayrıştırılması gibi düzenlemeler olmalıdır. Eğer bu düzenlemeler yoksa bu değil yüzlerce de paket getirilse ülkemizin demokratikleşmesine zerre miktarı fayda sağlamayacaktır.
GÜNCEL
08 Ekim 2019 - 23:08
Yargı Reformu Paketi Yeterli Mi?
Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu Yargı Reformu Paketi ile ilgili açıklama yaptı.
GÜNCEL
08 Ekim 2019 - 23:08
İlginizi Çekebilir