Büyük Türk Kadını Çalışmamıza Ortak Olmalı: 21 Mart 1923'de Konya'da yaptığı bir konuşmada, Atatürk, "Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmak, hayatımızı onlarla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, sosyal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı ve destekleyicisi yapmak gerekir." diyerek kadının toplumsal alandaki rolünün önemini vurguladı.
"Omuzlar Üstünde...": Atatürk, kadınlar için "Türk kadını sen omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın" ifadesini kullanarak onların potansiyelini ve toplumsal değerini öne çıkardı.
Kadın Haklarına Adım Adım: Atatürk'ün bu görüşleri doğrultusunda, 17 Şubat 1926'da Türk Medeni Kanunu kabul edildi ve kadınlara ileri düzeyde medeni haklar tanındı. Bu kanun, erkeğin çok eşliliğini ve tek taraflı boşanma hakkını kaldırarak kadınlara boşanma, velayet ve mal üzerinde tasarruf hakkı verdi, böylece kadınlar aile ve toplum hayatında erkeklerle eşit statüye kavuştular.
Eğitimde Eşitlik: 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu, kadınlara eğitimde erkeklerle eşit fırsatlar sunarak eğitimde de eşitliği sağladı. Ayrıca, 1928'de Türk kadınları avukatlık mesleğine katılma hakkını elde etti ve kadın doktorlar da aynı yıl itibariyle göreve başladı.
İş Hayatında Kadın Hakları: 1936 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu, kadınların çalışma hayatındaki haklarını düzenledi. Bu yasa, kadınlara iş hayatında daha fazla koruma sağladı.
Siyasi Katılım: 3 Nisan 1930'da kabul edilen Belediye Kanunu, kadınlara belediye meclislerine üye seçme ve seçilme hakkı verdi. Kadınlar, bu hakkı 1934 yılından itibaren kullanmaya başladı.
Uluslararası Kadın Kongresi: Dünyada ilk uluslararası kadın kongresi, 18 Nisan 1935'te Atatürk'ün himayesinde İstanbul'da toplandı, bu da Türk kadınının uluslararası alandaki etkisini gösterdi.
Atatürk'ün liderliği ve vizyonu, Türk kadınlarının toplumsal, ekonomik ve siyasi konumlarının güçlenmesine büyük katkı sağladı ve Türk kadınına bir dizi önemli hak ve fırsat verdi.