Anadolu topraklarında kayıtlara geçen 1939 yılındaki 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depreminden sonraki bu en büyük depremle sarsılan kentler arasındaki Antakya da, uygarlığın gelişimine önemli katkıların beşiği olarak biliniyor.
Özellikle Antakya’nın bu önemli niteliğinin de etkisiyle, depremden çok kısa süre sonra bir araya gelen Senarist Jale Nakkaşoğlu, Yönetmen Nuri Koçak ve Gazeteci / Yazar Osman Şenkul, Akdeniz havzasının kadim kenti Antakya’nın, içinde bulunduğu bölgedeki tüm uygarlıklar ile ilişkilerini ve tarihsel gelişmelere olan etkisini kapsayan bulgularını bir araya getirerek; sunuculuğunu Barış Atay’ın yapacağı bir belgesel film hazırlamaya karar verdi.
Belgesel Ekibi’nin üyeleri, “Tarihi boyunca ilklerin yaşandığı, tarihçi Cicero’nun, ‘En bilge insanların bulunduğu, en özgürlükçü araştırmaların yapılabildiği, kalabalık bir kent’ diye söz ettiği Antakya’yı bütün yönleriyle tanıtmak ve sahip olduğu benzersiz değerlerin yeniden yaşamasına katkı yapmak için bir belgesel projesi hazırladık” dedi ve ekledi:
“Birkaç bölümden oluşacak belgesel projemizde, geçmişi ilk çağlara kadar uzanan bu büyüleyici kenti, bulunduğu bölgeyi, tarihini, belgelere dayanarak anlatacağız. Yaşanan büyük yıkım sonrasında kaybolan eserlerin yeniden canlandırılması için, yeni yolların bulunmasına, yeniden yapılmasına hizmet edecek uzman görüşlerini gündeme taşıyacağız.
“Yıkımıyla büyük üzüntü yaratan Antakya/Hatay’ın görkemli geçmişi geleceğine de ışık tutuyor. Her büyük yıkımdan sonra yeniden inşa edilen medeniyetler şehrinin etkili ve hayranlık uyandıran şaşırtıcı tarihini canlandırmalarla yeniden yaşayacak, insanlık tarihindeki önemli rolünü öğreneceğiz.
“Daha önce de depremlerle yıkılan ama yeniden kurulan Antakya’yı gelecekteki tehlikelerden uzak tutmak için bugünden neler yapılabileceğini düşünmeye ve tartışmaya açmayı hedefliyoruz. Belgesel projemizde, Antakya’nın yaşadığı felaketi ve bugün var olan durumunu yansıtmakla kalmayıp uzun vadeli bir çözümün de parçası olmak amacındayız.
“Kentin yeniden yapılanmasında tarihi eserlerin hangi anlayışla korunması gerektiği konusunda uzman görüşlerine yer vererek, medeniyetler şehrinin layık olduğu noktaya getirilmesine destek vermek istiyoruz.”
Belgesel ekibinin verdiği bilgiye gire, toplam dört bölümden oluşan, Antakya’nın etkileyici tarihinin anlatılacağı “Bazı Kentler Yıkılmaz Belgeseli”nin birinci bölümünde kadim kentin geçmişinde yaşanan önemli olaylar canlandırılacak, aynı anda sunucu ara ara canlandırılan sahnelerinin içine girerek bölgenin tarihini daha güçlü bir anlatımla sergileyecek.
Örneğin, M.S 40’lı yılların anlatıldığı birinci bölümde, ufukta toz bulutu ve anlatıcıya doğru gelen birtakım silüetler görünür ve sunucu: “İşte geliyorlar” der ve “Petrus (Saint Peter), Barnabas ve Pavlos Antakya’ya gelirler…” diyerek anlatmaya devam eder…
Belgesel’de ikinci bölüm, bu son depremde büyük ölçüde yıkılan Ebu Neccar camisinin görüntüsü ile başlar. Çeşitli açılardan caminin yıkılmış halini görülür. Yıkıntıların arasındaki sunucu, Havarilerin Antakyalı bir marangoz olan Ebu Neccar’la dostluklarını, yaşananları Ebu Neccar’ın cüzzamlı oğlunun havariler tarafından nasıl iyileştirildiğini, Habibi Neccar ile Barnabas ve Pavlus arasındaki konuşmaları anlatır.
Belgeselin üçüncü bölümü ise, Antakya Medeniyetler Korosunun söylediği İbranice bir şarkı ile başlar. Bir süre bu şarkıyı dinlendikten sonra, sesler yavaşça sönerken, koronun önüne geçen sunucu bu kez Antakya Yahudileri’ni anlatır; çünkü, İbranioğulları tam 23 asır önce Suriye ve Lübnan üzerinden Antakya’ya ticaret yapmak amacı ile geldiklerinde, bir bölümü kenti beğenip burada yerleşir. O dönemde, Roma ve İskenderiye’den sonra, bölgenin üçüncü büyük kenti olan Antakya’da Yahudiler,İstanbul’da yaşayan Sefaradlar’ın aksine, Avrupa’dan değil de güneyden kuzeye göç etmişti.
Belgesel’in dördüncü ve son bölümü de, sunucunun kenti, “Neredeyse 23 asırdır ayakta duran Antakya’nın halkı, yüzyıllardır “Sünniler, Nusayri Alevileri, Süryaniler, Katolikler, Ortodoks ve Yahudiler’den oluşmuş bir mozaik” diye tanımlamasıyla başlar. Daha sonra, daha yakın planda görünen sunucu, dört bölümlük Antakya belgeselinin amacını açıklar:
“Sahip olduğu değerlerle Antakya depremlerin yıkamayacağı bir şehirdir. Şimdi bu eşsiz Medeniyetler Başkent’ini yeniden kazanmak, yaralarını sarmak için mimarlık, tasarım, restorasyon, şehircilik alanlarında dünyada ve ülkemizdeki uzmanların görüşlerine baş vurduk…Antakya tüm güzellikleri ile birlikte sonsuza dek ayakta kalmayı hak ediyor.”
Documentary of Antioch Shaken by the Earthquake: Some Cities Are Indestructible
According to experts, the magnitude of the 6 February 2023 Kahramanmaraş-based earthquake, which measured 7.7 on the Richter scale, was about twice that of the 7.4 magnitude 17 August 1999 Gölcük earthquake. Antioch, among the cities shaken by the largest earthquake recorded in Anatolia after the 7.9-magnitude Erzincan earthquake in 1939, is known as the cradle of important contributions to the development of civilisation.
Especially with the effect of this important characteristic of Antioch, Screenwriter Jale Nakkaşoğlu, Director Nuri Koçak and Journalist / Writer Osman Şenkul, who came together very soon after the earthquake, decided to prepare a documentary film to be hosted by the famous actor and former TİP MP Barış Atay, by bringing together their findings covering the relations of Antakya, the ancient city of the Mediterranean basin, with all the civilisations in the region in where it is located and its impact on historical developments.
The members of the Documentary Team highlighted the unique features of Antioch, a city of "firsts" throughout its history. They emphasised its status as a "crowded city where the wisest people are found, where the most liberal research can be done", as described by historian Cicero. The team's goal is to showcase these unique aspects and contribute to the revival of Antioch's unique values through their documentary project, adding:
"The documentary project, consisting of several episodes, aims to preserve the history of Antioch, a city with a fascinating past dating back to the early ages. The team will base their narrative on historical documents and expert opinions to revive lost artefacts and contribute to the city's reconstruction.
"The glorious past of Antioch/Hatay, which caused great sadness with its destruction, sheds light on its future. We will relive the impressive and fascinating history of the city of civilisations, rebuilt after every major destruction, and learn about its important role in human history.
"We aim to open up for discussion and reflection on what can be done today to keep Antioch, destroyed by earthquakes before but rebuilt, away from future dangers. In our documentary project, we aim to reflect on the catastrophe that Antioch experienced and its current situation and to be a part of a long-term solution.
"We want to support the city of civilisations to be brought to the point it deserves by giving place to expert opinions on the understanding with which historical monuments should be protected in the reconstruction of the city."
According to the information given by the documentary team, the first part of the ‘Some Cities Are Indestructible Documentary’, which consists of four parts and will tell the impressive history of Antioch, will re-enact important events in the ancient city's past. At the same time, the presenter will enter the re-enacted scenes from time to time and present the region's history with a stronger narrative.
For example, in the first episode, set in the 40s AD, a cloud of dust appears on the horizon, and some silhouettes are seen approaching the narrator. The narrator says, “Here they come,” and adds, “Peter (Saint Peter), Barnabas, and Paul come to Antioch...”
The documentary's second part begins with a view of the Abu Najjar mosque, which was largely destroyed in the recent earthquake. From various angles, we see the mosque in ruins. Among the ruins, the presenter tells the story of the Apostles' friendship with Abu Najjar, a carpenter from Antioch, how Abu Najjar's leper son was cured by the Apostles, and the conversations between Habibi Najjar, Barnabas, and Paul.
The third part of the documentary begins with a Hebrew song sung by the Antakya Civilisations Choir. After listening to this song for a while, as the voices slowly fade out, the presenter, who takes the front of the choir, this time tells about the Jews of Antioch because when the Hebrews came to Antioch 23 centuries ago through Syria and Lebanon to trade, some of them liked the city and settled here. At that time, Jews in Antioch, the third largest city in the region after Rome and Alexandria, had migrated from the south to the north, not from Europe, unlike the Sephardim living in Istanbul.
The fourth and final part of the documentary begins with the presenter describing the city as "a mosaic of Sunnis, Alawites, Syriacs, Catholics, Orthodox and Jews". Then, the presenter, who appears in the close-up, explains the purpose of the four-part documentary Antakya:
"With its values, Antakya is a city that earthquakes cannot destroy. Now, to regain this unique Capital of Civilisations and heal its wounds, we have consulted the opinions of experts in the fields of architecture, design, restoration and urbanism in the world and in our country...Antakya deserves to survive forever with all its beauties."