Gitmişken üniversitede okuyan yeğenine de uğramak, cebine harçlık koymak istiyor.
Yeğenini arıyor defalarca ulaşamıyor…
Yeğenine harçlık olarak vereceği parayı bir simitçiye emanet ederek “Yarın bu parayı senden yeğenim gelip alacak. Eğer kabul edersen…” diyor.
Simitçi “Tabi ki, ne zaman isterse gelsin alsın, ben hep buradayım” diyor.
Amca yeğenine ulaşamayınca telefonuna bir mesaj bırakarak, harçlık olarak ayırdığı parayı adresini ve ismini verdiği Eminönü’nde bir simitçiye bıraktığını, ondan gidip almasını söylüyor.
Sınavlar nedeniyle uyuyakalan yeğen uyanınca telefonundaki mesajı okuyor. Önce babasına amcasının mesajını anlatıp “Gideyim mi?” diye soruyor.
Babası, “Git kızım, amcan bırakmış madem, git al” diyor.
Kız adresteki simitçiye gidiyor.
Amcasının kendisi için bir emanet bıraktığını söyleyince Simitçi çıkartıp emanet parayı veriyor, vermekle kalmıyor diyor ki,
“Bu amcanın bıraktığı para. Bu da benim sana her ay okulun bitene kadar vereceğim para. İkisini de al. Madem senin amcan beni güvenilir, emin birisi olarak kabul etti ve getirdi emaneti bana teslim etti. Artık sen de benim bir yeğenimsin. Seni okutmak benim de boynumun borcu oldu. Gel her ay paranı benden al. Bundan sonra okulun bitene kadar her ay benden bu parayı alacaksın.”
Her ay parasını alan yeğen dört yıl sonra, okulu bitirip memleketine dönerken Simitçiye de gidip helalleşiyor, “Ben okulumu bitirdim. Memleketime dönüyorum. Bu güne kadar yaptığın yardımlar için teşekkür ederim” diyor.
Simitçi de diyor ki, “Şimdi sana bir görev, bana senin gibi ihtiyaç sahibi bir öğrenci daha bulacaksın...'
Allah hepimize bu simitçideki kalbi versin...
Tevfik DEMİR