8 Mart; toplumun yarısını oluşturan ve toplumsal yaşamın her alanında ayrımcılık, baskı ve şiddete uğrayan kadınların; eşitlik ve özgürlük mücadelesinin simgeleştiği tarihtir
Çağdaş ve demokratik toplumların elde ettiği başarının, kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama sundukları katkıya ve katılıma endeksli olduğu asla inkâr edilemez.
Ulusumuzun büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz ifadesiyle, toplumun yarısını yok sayarak çağı yakalamak mümkün değildir. Mustafa Kemal’in devrimleri ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti, kadınların en büyük güvencesi ve yol göstericisi olmaya devam edecek.
20 yılı aşkın süredir uygulanan politikalar göstermiştir ki kadına yönelik ikincilleştirme ve yok sayma yaklaşımı, mevcut iktidar eliyle meşru kılınmak istenmektedir.
Kadına yönelik fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddetin, cinayetlerin, emek sömürüsünün ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığının artarak devam etmesi; bu alanda yürütülecek mücadelenin yalnızca kadınlarca değil, kadın-erkek topyekûn mücadele yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.
İşte bu sebeple bugünün asli görevi, Cumhuriyet devrimlerinin Türk kadınına sağladığı hak ve güvenceleri korumak, kollamak, geliştirmektir.
Çünkü biz biliyoruz ki; kadının toplumsal statüsü, uygarlığın göstergesidir!
Ulusumuzun paydaşı, toplumun aydınlık yüzü kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamda hakkı olan konumda var olabileceği ve bu varlığın güvence altında olacağı aydınlık yarınlara en kısa sürede kavuşma ümidi ve inancıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, tüm kadınlara saygılarımı sunuyorum.