İnsan en çok nereye giderken kendine yaklaşır? Bu sorunun cevabını, Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer’in “Kendinden Gidip Kendine Varan Yolculuk” başlıklı yazısında bulmak mümkün. Kaleme aldığı etkileyici makalesinde, insanın içsel yolculuğu metaforu üzerinden derin bir düşünsel serüven sunan Yıldırımer, modern çağın karmaşasında kendimizi nasıl unuttuğumuza dikkat çekiyor.
Yıldırımer, her seyahatin yalnızca coğrafi bir hareket değil, aynı zamanda bireyin iç dünyasında yaşadığı dönüşüm olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor: “İnsan, her yolculukta aslında kendinden gider ve kendine varır. Kimi zaman kaçtığımız kendimiz oluruz, kimi zaman aradığımız. Yolun sonunda ise vardığımız yer yine bizizdir.”
Modern çağda kalabalıklar içinde yalnız kalan birey
Günümüzde sürekli bir koşuşturmanın içerisinde olduğumuza dikkat çeken Yıldırımer, insanların fiziksel olarak birçok yolculukta bulunduğunu ancak ruhen çoğu zaman yerinde saydığını belirtiyor. Bu durumun da bireyin iç dünyasından uzaklaşmasına neden olduğunu vurguluyor: “Modern çağda insanlar ne çok yolda ama ne az kendinde… Sürekli bir yere yetişme, sürekli bir hedefe varma telaşı içinde, kendimizi geride bırakıyoruz.”Gerçek keşif içsel aynadadır
Yazıda özellikle dikkat çeken bir diğer vurgu ise, bireyin gerçek keşif yolculuğunun dışarıya değil, içine doğru olması gerektiği. Yıldırımer bu durumu şu cümleyle özetliyor: “Asıl keşif, ne yeni şehirlerdedir ne yeni insanlarda… Asıl keşif, göz göze gelmeye çoğu zaman cesaret edemediğimiz o içsel aynadadır.” İçimizdeki çocukla, yorgun yetişkinle ve umutlu yanımızla yüzleşebiliyor muyuz? Bu soruların cevabını arayan yazı, okuyucuyu hem düşündürüyor hem de içsel bir farkındalık kazanmaya davet ediyor. Tam makaleyi okumak için tıklayın:
Kendinden Gidip Kendine Varan Yolculuk – Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Günümüzde sürekli bir koşuşturmanın içerisinde olduğumuza dikkat çeken Yıldırımer, insanların fiziksel olarak birçok yolculukta bulunduğunu ancak ruhen çoğu zaman yerinde saydığını belirtiyor. Bu durumun da bireyin iç dünyasından uzaklaşmasına neden olduğunu vurguluyor: “Modern çağda insanlar ne çok yolda ama ne az kendinde… Sürekli bir yere yetişme, sürekli bir hedefe varma telaşı içinde, kendimizi geride bırakıyoruz.”
Yazıda özellikle dikkat çeken bir diğer vurgu ise, bireyin gerçek keşif yolculuğunun dışarıya değil, içine doğru olması gerektiği. Yıldırımer bu durumu şu cümleyle özetliyor: “Asıl keşif, ne yeni şehirlerdedir ne yeni insanlarda… Asıl keşif, göz göze gelmeye çoğu zaman cesaret edemediğimiz o içsel aynadadır.” İçimizdeki çocukla, yorgun yetişkinle ve umutlu yanımızla yüzleşebiliyor muyuz? Bu soruların cevabını arayan yazı, okuyucuyu hem düşündürüyor hem de içsel bir farkındalık kazanmaya davet ediyor. Tam makaleyi okumak için tıklayın:
Kendinden Gidip Kendine Varan Yolculuk – Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Yanıldım diyebilmek içsel yolculuğumuzda kendimize dürüst olmak dogru olmak kendimizden kendimize güzel biryazı için teşekkürler.
Anılara Yaptığımız seyahatte her seferinde kendimizi daha uygun daha sevgi dolu daha adaletli buluyorsak hedefteki güzel insana ulaşmışız demektir kaleminize sağlık
Kendini bulma sürecine dair bu derinlikli yazı, sade ve etkileyici üslubuyla insanın en anlamlı yolculuğunun kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu hatırlatıyor.