Ne kadar da ortak kimliklerimiz var aslında...
Resmî olarak kimlikte Ayşe, Fatma, Züleyha; Ömer, Asım, Talha fark etmez, kesişen benzerliklerimiz de var bizim.
Kaşın, gözün, tenin; boyun posun enin ne olursa olsun, bir de ortak olan acılarımız var bizim.
Sessiz kimliklerimiz...
Hissedilen ama görülemeyen, dokunulamayan kimlikler...
Bazen bir bakışta anlaşılan müşterek kederler, bazen tılsımlı sesle hissedilen hüzünler...
Umut olarak baş gösteren ortak hüzünlerde buluşuyoruz aslında hiç farkına varmadan, çaktırmadan...
Açık adreslerimizde bulunmayan gizli yaşam öykülerimize saklanmış, bir yanından kan sızarken çatlaktan bir yanı gülümseyen yaralarımız var bizim...
Kimimiz dile getirirken hislerimizi, kimimiz mezara kadar yüreğinde taşıyor; kimselere söylemeden, kaleminden kağıda bile dökmeden, dökemeden...
Korkulardır belki tutan, umutlardır kırılan, hayallerdir yıkılan, tüketilmiş duygulardır belki de...
Boşlukta sallanan ya da körü körüne bir hedefe saplanan kimliklerimiz...
Hayata sımsıkı tutunanların da var pamuk ipliğine bağlı yanları, tutunamayanların da var sağlam bir umudu...
Hangi yönden baksan tersi de mevcut olan karmaşık bir yapı insan...
Sema KOCA
11 Eylül 2022